Tarihöncesinden Bugüne Akdeniz Dünyası ve Doğa - Kriz Çağına Nasıl Geldik?

Tarihöncesinden Bugüne Akdeniz Dünyası ve Doğa - Kriz Çağına Nasıl Geldik?

(0) Yorum - 0 Puan
Stok Adedi
99 Adet
Stok Kodu
PX0000016140
Stok Durumu
Stokta Var
Fiyat
23,32 USD + KDV
%20 indirim
23,32 USD
18,66 USD
Tarihöncesinden Bugüne Akdeniz Dünyası ve Doğa - Kriz Çağına Nasıl Geldik? Kitap Açıklaması Toprak ilk Akdeniz halklarının kültürel temeliydi; toprağa bağlı ve yakın olduklarını kabul ediyor, doğayı çeşitli şekillerde işlenen kırsal dünya içerisinden kavrıyorlardı. Sahip oldukları bu doğa imgesi, ticaretten sosyal yaşama, dini ritüellerden tarım etkinliklerine kadar hayatın her alanına nüfuz etmişti. Binlerce yıl boyunca insanlık ile ona ev sahipliği yapan toprak arasında keskin bir ayrım yoktu. Doğayla büyük ölçüde uyumlu bir ilişkinin var olduğunu kabul eden yaygın bir uzlaşı vardı. Antik Akdeniz’de geleneksel tarım, doğal ekosistemlerin temel özelliklerine aykırı değildi. Zengindi, karmaşıktı, kendi kendini düzenliyordu ve esnekti.Bu ilişki, doğanın, insanın müdahale etmediği yabani kırsal olarak algılanmaya başladığı 18. yüzyılın sonlarında sona erdi. Yüzyılın başlarında insan dünyası, tarımsal âlem ve işlenmemiş doğa alanı, iç sınırları olmayan kesintisiz tek bir sahaydı. Fakat yüzyılın sonuna gelindiğinde çağın önemli yazarları bu süreklilik içerisinde keskin bir bölünme yaratmış ve tarım dünyasını doğa dünyasından ayırmışlardı. Bu ani ve çarpıcı duyarlılık değişimi ekolojik anlayışı baş aşağı etti ve halen daha mücadele etmekte olduğumuz çok önemli sonuçlara sebep oldu.James H. S. McGregor dünyanın bugün karşı karşıya olduğu çevre krizinin kökeninde Batı toplumunun “İlk Doğa” ilkesini, insan toplulukları ile doğa dünyası arasındaki uyumlu ilişkiyi terk etmesinin yattığını öne sürüyor. Bu temel eser bizlere yeni bir çevresel sorumluluk yaklaşımı sunmakla kalmıyor, doğadaki yerimize dair eski anlayışı yeniden edinmemiz gerektiğini söylüyor. Doğaya karşıt ve hasım konumumuzu terk etmeli, doğuştan ait olduğumuz biyolojik dünyada geçmişin kendini ispatlamış teknikleriyle yetiştiricilik yapan kimliğe dönmeliyiz. Kaybedilen şeyler çok, toprak ve çevre büyük zararlar gördü, geleneksel bilgi de taşıyıcılarıyla beraber öldü. Fakat halen daha kurtarılabilecek, üzerinde çalışılabilecek ve yeniden düşünülebilecek çok şey var.   (Tanıtım Bülteninden)
Yayınevi : İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı : 412
Basım Yılı : 2021
ISBN : 9786254052330
Dil : Türkçe
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Bu ürünün fiyat bilgisi, resim, ürün açıklamalarında ve diğer konularda yetersiz gördüğünüz noktaları öneri formunu kullanarak tarafımıza iletebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz.
Kürtler için yapılmış güzel şeylerden bir tanesi
M... A... | 16/04/2025
siparişler hızlıca ulaşıyor, kategori çok. beğendim.
A... U... | 05/04/2025
Sizlerden gayet memnunum emeğinize sağlık
M... A... | 12/03/2025
Harikaydı
Serdar KÖMÜRCÜ | 22/01/2025
Gayet pratik ve hoş
Muzaffer Bora | 12/01/2025
Hızlı teslimat sağlandı .çok iyi bir şekilde bantlanmış teşekkürler. Gayet memnunum. Xwedê we bihêle .
A... Y... | 11/01/2025
&ddjmsd
RODEM ÇAÇAN | 06/01/2025
Sizi seviyorum Pırtukakurdi
Birsen KORKMAZ | 11/12/2024
Berbat
Sema Koç Soğancı | 29/11/2024
İsim yazılı kupa istedim kupada isim yok
F... D... | 09/11/2024
Tarihöncesinden Bugüne Akdeniz Dünyası ve Doğa - Kriz Çağına Nasıl Geldik? Tarihöncesinden Bugüne Akdeniz Dünyası ve Doğa - Kriz Çağına Nasıl Geldik? Kitap Açıklaması Toprak ilk Akdeniz halklarının kültürel temeliydi; toprağa bağlı ve yakın olduklarını kabul ediyor, doğayı çeşitli şekillerde işlenen kırsal dünya içerisinden kavrıyorlardı. Sahip oldukları bu doğa imgesi, ticaretten sosyal yaşama, dini ritüellerden tarım etkinliklerine kadar hayatın her alanına nüfuz etmişti. Binlerce yıl boyunca insanlık ile ona ev sahipliği yapan toprak arasında keskin bir ayrım yoktu. Doğayla büyük ölçüde uyumlu bir ilişkinin var olduğunu kabul eden yaygın bir uzlaşı vardı. Antik Akdeniz’de geleneksel tarım, doğal ekosistemlerin temel özelliklerine aykırı değildi. Zengindi, karmaşıktı, kendi kendini düzenliyordu ve esnekti.Bu ilişki, doğanın, insanın müdahale etmediği yabani kırsal olarak algılanmaya başladığı 18. yüzyılın sonlarında sona erdi. Yüzyılın başlarında insan dünyası, tarımsal âlem ve işlenmemiş doğa alanı, iç sınırları olmayan kesintisiz tek bir sahaydı. Fakat yüzyılın sonuna gelindiğinde çağın önemli yazarları bu süreklilik içerisinde keskin bir bölünme yaratmış ve tarım dünyasını doğa dünyasından ayırmışlardı. Bu ani ve çarpıcı duyarlılık değişimi ekolojik anlayışı baş aşağı etti ve halen daha mücadele etmekte olduğumuz çok önemli sonuçlara sebep oldu.James H. S. McGregor dünyanın bugün karşı karşıya olduğu çevre krizinin kökeninde Batı toplumunun “İlk Doğa” ilkesini, insan toplulukları ile doğa dünyası arasındaki uyumlu ilişkiyi terk etmesinin yattığını öne sürüyor. Bu temel eser bizlere yeni bir çevresel sorumluluk yaklaşımı sunmakla kalmıyor, doğadaki yerimize dair eski anlayışı yeniden edinmemiz gerektiğini söylüyor. Doğaya karşıt ve hasım konumumuzu terk etmeli, doğuştan ait olduğumuz biyolojik dünyada geçmişin kendini ispatlamış teknikleriyle yetiştiricilik yapan kimliğe dönmeliyiz. Kaybedilen şeyler çok, toprak ve çevre büyük zararlar gördü, geleneksel bilgi de taşıyıcılarıyla beraber öldü. Fakat halen daha kurtarılabilecek, üzerinde çalışılabilecek ve yeniden düşünülebilecek çok şey var.   (Tanıtım Bülteninden) PX0000016140
Tarihöncesinden Bugüne Akdeniz Dünyası ve Doğa - Kriz Çağına Nasıl Geldik?

Tavsiye Et

*
*
*
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.