Zamanı Doğuran Dağ
Bir kadın, annesinin bakışlarında saklı kalan acıyı çözmeye çalışır. Bir çocuk, köy meydanını saran sessizlikte kendi yalnızlığını duyar. Genç bir adam, şehrin gürültüsünde kaybolurken dağın çağrısına kulak verir.
Deniz Bilgin’in öyküleri, sıradan hayatların içindeki görünmez çatlaklardan sızan ışığı anlatıyor. Köy evlerinin taş duvarlarından şehir sokaklarının karmaşasına, aşkın kırılganlığından ölümün sessizliğine kadar her yerde zamanın izini sürüyor. Zamanı akan bir çizgiden ziyade, insana yön veren, kaderi belirleyen, bazen de onu altüst eden bir güç olarak resmediyor. Öykülerdeki karakterler, dağın eteklerinde, kentin kalabalığında ya da bir evin dar odasında bir yandan kendi iç dünyalarıyla öte yandan hayatın sert ve acımasız yüzüyle hiç beklemedikleri bir anda karşı karşıya geliyor,
Zamanı Doğuran Dağ, oldukça güçlü, sarsıcı ve derinlere odaklı diliyle, okuru sıradan görünen hayatların içindeki saklı kırılma anlarına götürüyor. Her öykü, zamanın farklı bir yüzünü gösteriyor. Kimi yerde bekleyiş, kimi yerde kayboluş, kimi yerde ise bir yeniden doğuş. Çünkü gerçek olayların cereyan ettiği bir mekân olarak “dağ” aynı anda sabrın, doğurganlığın ve direncin sembolü olarak öne çıkıyor.
Gerçeğe ve sağlam bir arka plana yaslanan ama yoğun şiirselliği ve güçlü anlatımıyla örülü bu öyküleriyle Deniz Bilgin, tıpkı diğer kitabı “Bulut Yağmuru”nda olduğu gibi daha ilk andan itibaren, her insanın içinde zamanı doğuran bir dağ olduğuna okuru bir kez daha inandırmayı başarıyor.
| Yayınevi | : | Aram Yayınları |